Türkiye’de dizi/film tarihi o kadar dipsiz bir kuyu ki aradığınız her cins karakter karşınıza çıkabilir. Bir tek kanatları eksik olan en iyi karakterler de bu yapımlar içinde mevcut. Öl artık, git artık, sus artık, dur artık diye diye çıldırdığımız en iyi kötü karakterler de. İşte biz, hiç şiir okumamış, bir köpeğin başını hiç okşamamış ve hiç bayram şekeri dağıtmamış kadar kötü olan, kötülükte iyi olan, kötü karakterleri listeledik. Bu listede ki kötü karakterlerin bir de iyi bir ortak özellikleri var. Hepsinin aslında inanılmaz iyi oyunculuklar sergilemesi. Bu kötü karakterlerin, ucundan yöresinden bile olsa benzerleriyle hayatınızda karşılaşmamanızı diliyoruz. İşte sevilmeyen en kötü dizi/film karakterleri.
Korkusuz Korkak Filminin Gaddar Kerim’i
Bu Arkadaşı tanımayanınız yoktur. Bombacı Mülayimin kendisini öldürmesi için tuttuğu kiralık kendisi. İşinin erbabıdır ve müşteri memnuniyetini esas alır. İşini para için yapmaz zevk için yapar. Zira babasına iş koymuşlar onu bile temizlemiştir. Ancak insafsız değildir. Mülayim zatürre olmasın diye ona çorba yapacak kadar yufka yüreklidir. Prensiplerinden de asla ödün vermez; Mülayim’i Ayı Selim’in öldürmesini istemez.
Ortamlara giriş cümlesi bile vardır: “Benim adım Kerim, Hepinizi severim”
Kötü gibi kötüdür.
Yılan Hikayesi’nin Kürşat’ı
Nıııııı nırıııı nırııııı nırııı nırııı nııııııı … Evet, bu dizi yayınlandığında aklı yeten herkes bu resmi görünce o melodiyi mırıldandı. İntrosunu flütle çalamayanın dövüldüğü efsane dizi yılan hikayesinin baş, en büyük, birinç kötüsü kürşat da listemizde.
Kendisini Memoli ve Zeyno’nun hayatlarını zindan etmeye adamış kötü. Kah kaçırmış kah bombalamış… Bela neyse ve neredeyse almış İstanbul’a getirmiş bir tip düşünün sonra onu ikiyle çarpın bu işte o. Yerli Marlon Brando Çetin Tekindor(namı diğer kral) abimizle bile uğraşmış. Bunlarla bitmemiş yaptığı pislik; Gülsüm’le bir olup Ağaların ağası Hasan Ağa’yı adeta bir roket takımı edasıyla öldürüp başa geçmiş. Küçüktür ama mide bulandırır. Herkese salça olur, bal porsuğudur dikkat edilmelidir.
Üvey Baba Halil Güneşli
Eğer 90’ların sonunda henüz çocuksanız ve bu adam gece rüyalarınıza girmediyse taş kalplisin demektir. Star’ın bol acılı dizi furyasının ilk dizisinden. Kötü adamların en çıkarcısı. Flaş Tv’nin sarı bıyığının atası.
Eziyet konusunda uzman çıkar konusunda birinci, şeytanın yeryüzündeki rakibi. Deri ceketiyle yaşayan kötü. Kötüler için bile iğrenç adam! Halil Güneşli.
Lamia’nın anasının paralarını aşiftelerle mi yemedi, akıl hastanesinden çıkıp millete mi salça olmadı. Hapishanede adam mı şişlemedi, kumarda defalarca her şeyini kaybetti. Kaç kere öldü sandılar da ölmedi. Daha ne herzeler! Yapmadığı pislik kurmadığı kumpas yok. Sadece saftirik Lamia’ya değil tüm mahalleliye yeri geldi tüm İstanbul’a çektirdi. Öldü de kurtulduk dedirten cinsten bir çirkefti kendisi.
İyilik nasıl yapılmaz konulu dizide Halil Güneşli pisliğini anlamanız için Lamia’yı çatıdan kurtardığı efsane sahneyi bırakıyorum şuraya:
Küçük Besleme Dizisinin Hayriye Hanım’ı
Yine Kemalettin Tuğcu yine travma… Aynı acılı dönemin bir başka kötü karakteri ile karşınızdayız! Hayriye Batuhan!!! Kendisi zengin bir ablamızdır ve dünyada ki tek amacı eve besleme olarak aldığı Bilge’ye eziyet çektirmektir. 100 küsür bölüm boyunca sürekli beslemesini aşağılar, döver, ezer… Üvey Baba Halil’den daha kötüdür. Halil hiç olmazsa kötülük yaparken çıkarlarını düşünür. Hayriye ise dümdüz şiddet dürtüsü ile yaşar.
CIA işkencelerine taş çıkartacak psikolojik yöntemler kullanır. Kişilik duygusu ortadan kalksın, sahip-köle ilişkisi kurulsun diye adını değiştirir kızın. “Bilge diye besleme ismi olmaz senin adın Fatma” der. Pavlov’un şartlı refleksi gelişsin diye kızı her gün bakkala yollar, geri geldiği anda döver. Kız o kadar kaybolmuştur ki ona bakmak isteyen iyi insanlarla gitmez.
O kadar baskındır ki dizinin başrolü aslında Hayriye Hanım’dır.
Kaç dede kaç nine bu diziyi izlerken fenalaşıp acillik olmuştur kim bilir. Zarar kadındı zarar…
Aile Şerefi Filminin Piç Oktay’ı
İçki, uyuşturucu, kumar, fakir Miss Turkey 2.si kızlara salça olma… O, bir neslin nefret odağı. O, dümdüz kötü. O, tarihteki ilk bastard! Oktay piçi ya da bilinen adıyla Piç Oktay…
Sen git Bağdat Caddesi’nde kızın kardeşine çarp, sonra kaç. Yetmesin; kız seni bulup hesap sorunca kıza sulan. O da yetmesin git nişanlı kızı iste, kızı alamayınca adamın atını vur, nişanlısını dövdür… Oktay sen nesin? Problem çocuk musun oğlum sen? Deccal bu kadar sıkı çalışmaz…
Bu kadar kötülüğü taşa yapsan çatlardı ulan! zaten çatlattın da. ”Ömründe bir karıncayı bile incitemediğini” önceki filminden bildiğimiz pamuk gibi adamı katil ettin…
Hadi diğer kötüler için “anası babası bunları böyle yaptı”dedik. Senin baban daha ne yapsın? Adına buzdolabı markası kurdu. Sırf senin arkadaşın diye Tecavüzcü Coşkun gibi bir böcüğü evine aldı. Adam, gece havuzda ispanyol paçalarla kulaç ata ata yüzmene bile izin verdi…
Oktaaaaayyy Oktay; sana Meksika’da El Diablo diyorlar Oktay.. Papa seni görünce istavroz çıkarıyor Oktay. Eminim kesin birilerinin kulağına kötülük fısıldıyorsun itlik yayıyorsundur Oktay….
Yazarken şekerim yükseldi.
Öyle Bir Geçer Zaman ki Caroline
Listemize bir adet yılaaaaan lazımdı aha da efendim aradığımız yılan. Hanıııımlar daha kaç yuva yıkılacak bu kadın için. Daha kaç Cemile gözyaşı dökecek bu duygusuz sarışın yılanı durdurmak için. Hanımlar da bu tehlikeyi fark etmiş olacak ki bir şeyler yapmalı, her zaman kötüler kazanmamalı şiarıyla dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının yolunu kesip, bu kadını memleketine geri gönderin diye ricada bulunmuşlar, Bakanlığı mektuplarla darlamışlardır.
Bunun evlendiği adamın çoluğu var çocuğu var. En dramatik türk filminde bile duygusuz gurbetçi kadın, bir yüzleşmeye gireceğini anlayınca azıcık utanacak bir tavıra girer bir ar eder. Ama bu eve gelir, oturur, yerleşir, yer, içer, baskın çıkar, Osman’a bile bağırır, isyan ve lanet ettirir ama asla ne yapmaz biliyor musunuz, vicdan yapmaz vicdan, yoktur çünkü.. Olmayan şeyi nasıl yapsın.. Gerçi Ali Kaptan’da sütten çıkmış ak kaşık değil de konumuz şimdi o değil. Öyle her hıyarım var diyene tuzlukla koşmayacaksın sende kaptan, oturacaksın evinde ailene sahip çıkacaksın. Kafaya sonradan dank etti ama ne fayda. Kına düğünde lazım.
Bir de o çemçük ağzıyla Carolin “siz beni tanımıyor, ben iyiyim” demiyor mu? Hayır sen iyi değilsin, kötüsün. Çıkarcısın, küçük hesaplar yapan kötü bir insansın. Sen iyi değilsin sorry canım benim. Hakan bile bunun ne menem bir insan olduğunu anladığında şeytan taşlar gibi evinden 3 mahalle uzağa kovaladı kadını da kurtulamadı yine. Berrin ağlayarak “baba o kadını sokma bizim eve” diye feryat ederken girmeyecektin o eve Caroline, yaşatmayacaktın bu travmayı çocuklara ve bize. Sana kötülükte puanımız 9..
Kahpe Bizans’ın İlletyus’u
Tarihin gördüğü en zalim İmparatordur kendisi. Neron ayaklarını yıkar, Caligula ibrikçibaşı olur ona. Hayatında kimseye iyilik yapmamıştır. En büyük zevki gariban Nacarları öldürmektir. Üstelik her seferinde yeni yöntemler kullanır öldürürken. Babasını ve annesini yanlışlıkla öldürüp tahta geçmiştir. Erkek çocuk doğuramayan karısını düzenli boğar. Doğurduktan sonra da boğar.
Tüm Nacar erkek çocuklarını öldürdüğü yetmezmiş gibi Nacar Bey’i Süpper Gazi’yi, zindana attırmış yapmadığı eziyet kalmamıştır. En sevdiği komutanını Hava Kuvvetleri Komutanı yapacak kadar da geleceği görür. Güvendiği tek varlık (kendisi dahil) savaşta hayatını kurtaran tavuktur. Onu da prenses yapar. En iyi bildiği ödüllendirme şekli ise aslanlara atmaktır! Her anı pislikle dolu, her saniyesinde birilerine itlik yapan bir kraldır kendisi. Öldüğünde tüm Anadolu’da bayram ilan edilmiştir.
Cennet Mahallesi Pembe
Zevke düşkünlük, bencillik, para uğruna her şeyi yapma, insanlara değer vermeme… Bunlar ABD’de Kaliforniya Sendromu olarak geçen bir hastalığın adı olabilir. Bizim için bu Pembe’dir. Onu ekranda ilk gördüğümüz andan itibaren hepimize az az bulaşmıştır. Çıkarın Latince karşılığıdır bu kadın! Binlerce yıllık bencillik, yüzlerce nesil aktarılan kötülük, en saf halini Pembe’de bulur.
Hayatını zaten hep daha fazla kazanmak üzerine kurmuş bir fenomendir kendisi. Adam Smith görse “bırakmayın geçmesin” derdi o kadar vahşidir para konusunda. İkinci en büyük isteği, Yunus’un sürünmesidir. Aralarda da Ferhat ile Sultan’a hayatı zindan eder. Her bölüm bir nikahı basacak kadar da hırslıdır. Bencillik onun için sabah sporudur. Zengin bile olmuştur arada. Zenginlik göstergesi olarak gider kürküyle havuzda yüzer.. Moda ikonudur aynı zamanda ama bunları da bedavaya ister. Unutmayın Şeytan marka giyer ama Pembe giymez! Yani bedava verirseniz giyer.
Aşk-ı Memnu Firdevs Yöreoğlu
Türkiye’de en çok sevilen ve tekrar tekrar izlenen dizilerin başında kuşkusuz Aşk-ı Memnu geliyor. Bir dönemi karıştırmış, bazı aileler içinde izlenmesi yasaklanmış, entrika ve ihanet dolu başyapıt. Bu liste haşmetli Firdevs Yöreoğlu olmadan kesinlikle eksik kalırdı. Firdevs’deki hırs bende de olsa keşke diye düşünmüyor değilim bazen… Kırık kalpli kraliçemiz Bihter’i harcayan ve intihara sürükleyen karakterlerden biri de kuşkusuz para ve güç hırsı ile yanıp tutuşan Firdevs hanım. Bir çoğumuzun nefret ettiği Nihal Ziyagil’e özgüven pompaladığı anlara olan kinimiz de asla azalmayacak büyük ihtimalle…
Zihinlere kazınan, meşhur repliği ile bitirelim: “Sen Bihter Ziyagil’sin aptallık etme!”
Kurtlar Vadisi’nin Pis Adamı: Abuzer Kömürcü
O Türkiyenin Heisenberg’i, o Walter White’a el etek öptürmüş kişi, O kendine has burun karıştırma tekniğiyle midemizi kaldıran kötü.
Walter White’ın Türkiye distribütörü abimiz Walter’a hem benzerlikler hem de coğrafyanın kader olduğundan sebep farklılıklar gösterir. Her ikisi de laubalilikten hiç hoşlanmazlar ve disiplinli çalışmaya bayılırlar. Walter White okulludur, işin eğitimini almıştır, Abuzer Kömürcü alaylıdır. Her ikisi de kötü malın sokakta iyi malın lüks yerlerde satılacağını bilir ama bunu sadece Abuzer Kömürcü dile getirmiştir. Walter White’ın nihai amacı ailesinin geçimini sağlamakken Abuzer’in böyle bir derdi yoktur. Çünkü Abuzer’de aile mefhumu yoktur. Walter White malı ürettiği ortamın sterilizasyonuna aşırı derecede düşkün iken, Abuzer Kömürcü hijyenden nefret eder. Sırf uyuşturucu yapılan kabı kacağı yıkadı diye Erdal’a “sen git kıçını yıka” diyerekten kemerle girişmişliği vardır. Walter White çalışmalarından ötürü akciğerlerinin işlevini yitirmişken, Abuzer Kömürcü bu uğurda gözlerini feda etmiştir. En onursuz ve kötü mesleklerden birini yapan Abuzer’in boş zamanlarında, çoraplarını çıkarıp Erdal’ın suratının iki santim ötesinde ayak parmaklarının aralarını temizleyip hatır hutur kaşıması büyük zevkidir. Yaptığı pislikler yüzünden gözlerinden olduğu için duyma duyusu gelişmiştir. Oldukça uzakta olan bir arabaya dair şöyle bi sohbeti vardır:
Abuzer: bir araba buraya doğru geliyor.
Serdar: birini mi bekliyordun baba.
Abuzer: seni bekledim de mi geldin lan it.
Her Devrin Adamı: Behzat Ç. Memduh Başgan
Küfür, Cinayet, Küfür, Şantaj, Küfür, Rüşvet, Küfür, İşkence, Küfür ve Küfür..
Nevi Şahsına Münhasır kötülerdendir Memduh Beyimiz. Bu kadar kötü işler yapıp yine de sevilen, kendine has bir kitlesi bile olan az insan vardır. Hayat mı onu buraya itmiştir yoksa hep mi böyledir bilinmez. Zaten geçmişi de karanlıktır. Kendi anlattığı kadarını biliriz; 12 Eylül’den önce 62 kilodur, cenazesi Teşvikiye Camii’nden kalkmıştır (evet yaşayan ölüdür), kendi cenazesine göğsünde fotoğrafıyla katılmış, kendi fatihasını kendi okumuş, dağlarda yılan yiyerek göbek yapmıştır.
Nasıl bir tipten bahsettiğimiz kafanızda otursun diye Başganı özetleyecek (en naif) bi iki repliğiyle devam edelim:
-Efendim Memduh Bey geldi.
Memduh Bey: Çekil ayak altında dolaşma lan lavuuk. Git bana bi çay koy.
Çay gelince.. -Memduh Bey nasılsınız?
Memduh Bey: Sanane lan g*tlek, s*ktir git iki şeker daha getir.
Memlekette ne kadar yasadışı iş varsa herhalde hepsine bulaşmıştır, kötülük artık onun olduğu yerdir. Ama bu kadar kötülüğün yanında renkli tarafı da vardır. Yufka yüreklidir, tabi kendine kadar; Bacağından vurduğu adama üzülür mesela, onu kahvaltısını hazırlamadan önce vurduğu için.
Makarasını eksik etmez, vurduğu adamlardan biri can vermeden önce tıksırınca çok yaşa torunlarını okşa şakasını patlatıverir. Dobradır, Bahar’ın yüzüne defalarca ampır ampır konuştuğunu söyler. Eli kolu çok uzundur. İstese sizin bile kasedinizi bulup süresiyle ilgili dalga geçebilir. Türk dizi tarihinin en güçlü kötülerindendir; Dağın başında Behzat, Başgan’ın kafasına silah dayayınca, karanlıktan Behzat’a elli silah tutulur. B planı her zaman cebindedir. Kiminle ters düşmeyeceğiz derseniz aha da Memduh Başgan derim. Sinirlenince veya köşeye sıkışınca lafı hazırdır:
“Biz zamanında bu memleket için kurşun da attık kurşun da yedik.”
Dizinin YouTube Kanalından bu sahneyi bonus olarak bırakıyorum.