Eveeet. Bu yazıyı dün yazmaya karar verdiğimde gün içerisinde sürekli bu yazıyla özellikle girişiyle ilgili düşündüm, bence girişler her şeyde olduğu gibi bir yazıda da hem çok önemli hem zor, hatta bazen çok zor. Girişi bir şakayla atlatırım, oradan konumuza devam ederim diye karar vermiştim, bu dünkü düşünmelerim de. Kendimin güldüğü bir giriş şakası da ayarlamıştım hatta; ama sabah uyandığımda o şaka neydi yaaa diye uyandım, bence komik bir şakaydı hakikaten gülmüştüm ama UNUTMUŞUM! (böyle şeyler de aklına gelince bir yere not alma fikrine hala katılmıyorum ama onu sonra tartışırız)
Unuttuğum şakam yüzünden başlayamadığım girişi artık bırakıyorum o zaman. Burada yapmak istediğim şey sadece bir şeyler yazmak, yazdıklarım konusunda yetkinliğim ve cüretim oldukça tartışmalı, o yüzden en son söyleyeceğimi en başta söylemek istiyorum, işinde ve yaşamında hiç bir liyakat belirtisi göstermeyenler adına, bu yazıyı ve ileride yazabileceğim yazıları yazma cüreti gösteren kendi adıma hepinizden özür diliyorum. (Büyük ihtimal ilk özür dilediğim grup burayı okumayacağı için onlara istediğim kadar laf sokabilirim)
İlk Podcast Önerisi
Bu ve bundan sonraki henüz sayısını kestiremediğim yazımda, size Youtube kanallarının seri haline gelmiş oynatma listelerinden, bazı kanalların da seri haline getirmek için uğraştığı içeriklerden önerilerde bulunacağım. Bu önerilere başlamadan önce, aslında, Sosyal Medya platformlarının, Youtube’un, nereden nereye geldiği, artık hayatımızda ne kadar yeri doldurduğunu ve daha ne kadar yeri doldurabileceğini anlatmam da gerekirdi; ama o konuyla ilgili konuşmayan zaten herhalde bir ben kaldım, ben de eksik kalıp direk söylemek istediğimi söyleyeyim.
Bu öneriler bence hayatınıza mutlaka bir miktar tat katacak, hiç bir şey olmasa bile kesin bir şey olacak (dünkü unuttuğum şaka bu değildi). En kötü ihtimal dost meclisinde veya aile sohbetlerinde ben onu duymuştum ya, diyecek ve zaten daha öncesinde akıl filtrenizden geçirdiğiniz, çıkmaya hazır olan fikirlerinizi söyleyeceksiniz. Ayrıca bilmenin bu kadar önemli olduğu bir çağda bence bunlarıda bilmenin kimseye zararı olmaz.
Medyascope – Gomaşinen (Hatırlıyorum)
İlk Önerim, Medyascope kanalında bağımsız gazetecilik yapmak için uğraşan, Ruşen Çakır’ın aynı kanalda yayınladığı ve şuan 14. bölümde olan Podcast serisi. Ruşen Çakır, Türkçe dışında, İngilizce ve Fransızca bildiğini, fakat ana dili olan Lazcayı konuşamadığını söylüyor. Bu yüzden Podcastin adını lazca bir ad koymuş, GOMAŞİNEN. Türkçe adıyla HATIRLIYORUM! Ruşen Çakır’ın “hatırlamasının” en değerli yanı, bence o zamandan şimdiye, şimdiden o zamana bakınca parçaları birleştirebilmemiz oluyor. O yüzden bazen merak ettiğiniz bir gündemle veya kişiyle ilgili Ruşen Çakırın hatırlayıp hatırlamadığını kontrol etmenin bence zararı yok. 35 yıllık gazeteci bu Podcastler de geçmişi hatırladıkça güncel konuları yakalayabilmiş. Bu, bence her insanın yaşamında olabilecek bir durum değil. Yani dün gece unuttuğum şakayı veya başka unuttuğum şeyleri bir anda hatırlasam, yaprak kıpırdamayacak biri olarak, 35 yıllık gazetecinin unuttuklarını hatırlamasını keyifle dinliyor, herkese öneriyorum.
Yazıyı bitirirken Ruşen Çakır tarzıyla bitirmek istiyorum, burayı hızlı okuyunuz: Evet söyleyeceklerim bu kadar İYİ GÜNLER!