Monster öyle bir anime ki; nerden başlasam, nasıl anlatsam, anlattıklarım yeterli olur mu, her şeye değinebilir miyim, olay örgüsünü doğru aktarabilir miyim, inanın bilmiyorum. Açıkçası çok zor olacak çünkü ana karakterlerin yaşadığı olaylar, içlerinde bulundukları psikoloji, tüm geçmişe dönüşler zaten dolu dolu bir yazı konusu ve tüm bunların yanında animenin başından beri var olan ve ilerleyen bölümlerde aralarına katılan her yan karakterin yaşam öyküsünü ve içlerinde bulunduğu psikolojileri izlerken buluyoruz kendimizi. Bana kalırsa 74 bölüm tüm bu karakterleri tanımak için çok çok azdı; bununla ilgili eleştirimi ilerleyen paragraflarda ayrıca yapmayı planlıyorum. Sizlere animemizi elimden geldiğince yüzeysel olarak tanıtıp, anime üzerine genel bir eleştiri yapıp, animeden beklentimi açıklayacağım kısma geçmek istiyorum. Çünkü tadı damağımda kalan bir animeden beklediğim çok başka bir şey vardı ve eminim benim gibi düşünenleriniz de bundan şikayetçi..
İnceleme ve aynı zamanda eleştiri içeren yazımın size yararlı olmasını umuyorum. O zaman başlayalım!
Monster Ne Anlatıyor?
Yakın zamanda başhekimin kızıyla nişanlanan seçkin bir beyin cerrahı olan Dr. Kenzou Tenma, hastane hiyerarşisinde yükselme yolunda ilerler. Bu, bir gece görünüşte küçük duran bir olay yüzünden değişir; yaşadığı olay Dr. Tenma‘nın hayatını sonsuza dek değiştirecektir. Birine ameliyat yapmaya hazırlanırken, başhekimden kendisine, hastaları değiştirmesini ve bunun yerine ünlü bir sanatçıya hayat kurtaran beyin ameliyatı yapmasını söyleyen bir telefon alır. Doktor arkadaşları, nişanlısı ve başhekim başarısını alkışlar; ama bu değişim yüzünden, fakir bir göçmen işçi ölür ve bu durum Dr. Tenma’nın vicdan krizi yaşamasına neden olur.
Bu olay yaşandıktan sonra, benzer bir durum ortaya çıktığında, Dr. Tenma kasabanın belediye başkanı yerine küçük çocuk Johan Liebert‘i ameliyat etmeyi seçer. Ne yazık ki, bu seçim Dr. Tenma için ciddi sonuçlara yol açar, bunlardan biri de sosyal itibarını kaybetmektir. Nişanlısı Tenma’yı terk eder ve herkes ona sırtını döner. Ancak başhekim ve iki doktor ameliyat edilen küçük çocuğun odasından alıp yediği şekerler yüzünden zehirlenerek ölürler. Başhekimin ve diğer iki doktorun esrarengiz ölümü ile Dr. Tenma’nın konumu eski haline döner. Onu mahkum edecek hiçbir delil olmadan, serbest bırakılır ve ona kalan başhekim pozisyonuna devam eder.
On yıl sonra, Dr. Tenma bir suçlunun hayatını kurtardıktan sonra, geçmişi ona musallat olur; bir kez daha ameliyat ettiği küçük çocuk Johan ile yüz yüze gelir. Şimdi kurtardığı kişinin nasıl bir canavara dönüştüğünü gördükten sonra, yaydığı hasarı telafi etmek için bir arayışa girer…
Monster Genel İnceleme
Monster, “en iyi anime” listelerinde rastlayacağınız bir anime değil çünkü içinde genel popülariteye uygun öğelere rastlayamazsınız. Animelerde görmeye alışık olduğunuz büyük gözlü, güzel vücutlu kızlar ya da erkekler yok. Karanlık ve gerçek o kadar çarpıcı ki, izlerken sizi ele geçiriyor. Genel olarak karmaşık bir anlatıma sahip ama olaylar bölümler ilerledikçe öyle güzel birleşiyor ki ağzınız açık kalıyor. İlk başlarda sıkılsanız bile izlemeye devam etmelisiniz. Bu karanlık ve her hücresiyle realist anime, tüm anime severlerin izleme listesinde olmalı bana kalırsa.
Monster’da, gerçek hayata korkutucu derecede benzeyen bir dünyayı izliyoruz. Tenma ve Johan ürkütücü bir kedi fare oyunu oynuyor da diyebiliriz. Oldukça rahatsız edici konular işleniyor; zorlayıcı insan şartlandırması, bir sosyopatın psikolojisi, kötülüğün kökenine ve insan yaşamının değerine ilişkin ahlak meseleleri dehşet verici ama ilgi çekici bir şekilde aktarılıyor izleyiciye. Dr. Tenma, dünyasını pişmanlığa hapseden olayı düzeltmek için mücadele ediyor. Monster gerçekten tüyler ürpertici bir hikaye, romantik yada fantastik animelerde bulunan süper güçlerden, sıkıcı romantizmden çok uzak.
Hikaye: 10 Üzerinden 10
Monster’daki hikaye olağanüstü. Olay akışı izleyiciyi şaşkınlık içinde bırakıyor, zekice ve ustalıkla kurgulanmış bir hikaye. Ortam çok iyi, aksiyon ve gerilim dolu ve karakterler hikaye ile o kadar uyumlu ki merak içinde izliyorsunuz.
Monster’da karakterler arasında geçen hiçbir diyalog anlamsız yada boş değil. Sıkı takip edilmeli kesinlikle. Endişeli atmosfer, karakterlerin kişiliklerine dair içgörü sağlayan ve şüphe gölgeleri bırakan özenle hazırlanmış çizgilerle güçlendirilmiş. Tüm karakterlerin akıllıca birbirine bağlanması, özellikle gösterinin doruk noktasına doğru olağanüstü hale geliyor.
Monster’ı izleyenler, bu animenin ne kadar rahatsız edici ve alışılmadık olduğunu bilirler. Kötülük konusu, çocuk istismarı, toplu katliam, toplu beyin yıkama, insan deneyleri, yaşamın değeri ve çok daha fazlası gibi konularla bağlantılı olarak insan ahlaksızlığının kapsamını ortaya çıkarıyor olaylar. Bunlar, çoğu insanın olabildiğince uzak durmak için bilinçli bir çaba sarf ettiği bazı temalar, Monster bu konuları izleyiciye sunuyor, hatta onları tanıtıyor. Şiddet, endişe, cinayet ve intikamın tükettiği bir dünyaya yavaş bir iniş. Tabii ki, her büyük “kötü” için, her zaman bir denge, küçük bir sevgi ve kurtuluş ışığı vardır. Monster’da da var. Böylelikle Monster, klasik iyi ve kötü ikilemini yeniden keşfediyor, bu öğelerle oynuyor ve bunu ustaca yapıyor.
Sanat: 10 Üzerinden 8
Sanat oldukça başarılı. Şöyle bir ayrıntı var; hikayemiz salt japon karakterlerden oluşmadığı için insanları birbirinden ayırt edebilmek, sanatçının çizimine kalıyor. Ve bu gerçekten başarılı; karakterlerin hangi milletten olduğunu anlayabilmemiz için belirgin karakteristik çizgiler kullanılmış.
Karakter ifadeleri çok gerçekçi, ruh hallerini, kızgınlıklarını, mutluluklarını, delirmelerini ve sayabileceğim bir çok hissi çok güzel yansıtıyor.
Arka plan çok başarılı. Kırsal kesimden, şehir yaşantısına kadar tüm arka planlar çok gerçekçi çizilmiş. Alman kasabaları ve şehirleri, Çek Cumhuriyeti ve Fransa, her yer çok kaliteli ve gerçekçi görünüyordu animede. Hakkını vermek gerek.
Seslendirme ve Müzik: 10 Üzerinden 7
Seslendirme ekibi gayet başarılı, sesler karakterler ile oldukça uyumlu. Animedeki en önemli sesten en önemsiz sese kadar her şey yerli yerinde. Karakter seslendirmesinde daha dramatik sahneleri olan Johan, Lunge, Tenma gibi karakterlerin yükseliş ve inişleri kararında. Duyguları çok net hissedebiliyorsunuz. Olağanüstü uyumlular.
Anime boyunca kullanılan ses efektleri de isabetli ve gerçekçi.
Animenin OP ve ED’si konusunda şunu net olarak şunu söyleyebilirim; çok uyumlu. Anime ile gerçekten uyumlu. Özellikle ED epey ürkütücü.. Müzik açısından pek çeşitlilik yok ama hikayenin karanlığına uyumlu olduğunu düşünüyorum.
Karakter: 10 Üzerinden 10
Belki de Monster’ın en büyük gücü, karakterlerinin derinliklerinde yatıyor; ana kadro, türdeki en güçlü ana karakterlerden bazılarını temsil ederken, yan karakter olanlar genellikle diğer birçok animedeki ana karakterlerden bile çok daha iyi tanımlanıyor. Anime, karakterlerine olağanüstü bir netlikle hayat veriyor ve izleyiciler baş rollerin kalitesi karşısında şaşkına dönerken, birden yan karakter olaya giriyor ve daha da şaşkına dönüyor insan.
Animenin en önemli parçası, Tenma ve Johann arasındaki karmaşık ilişki. İkilinin hatta karakterlerin duygusal, fiziksel ve psikolojik geçişleri, izleyiciyi kişisel ve sosyal ahlakla ilgili karmaşık bir sorunlar labirentine yönlendiriyor. Tenma’nın insanlığını kaybetmeden veya didaktikliğe başvurmadan, vicdan kavgası vermesi ve kötü denileni durdurmaya çalışması; Johan’ın izleyicilere soğuk, korkunç derecede gerçekçi bir mesaj veren manipülasyonları ve hesaplamaları ile keskin bir tezat oluşturuyor.
Yan karakterler, Tenma ve Johan arasındaki ilişkiye yoğunluk ve yerçekimi katma konusunda harika bir iş çıkarıyor. Her şey iyi hazırlanmış ve genellikle izleyicilere iyiyle kötü arasındaki dengede tam olarak neyin yattığını hatırlatan bir savaş sergilenmiş. Karakterlerin oldukları konuma yada psikolojiye nasıl geldiklerini ve buna nelerin sebep olduğunu keşfetmemiz için muhteşem bir kurgu yaratılmış.
Eğlence: 10 Üzerinden 10
Karakter gelişimi olağanüstü, hikaye tempolu ve ortam çok gerçekçi. Sizi kesinlikle ekrana kilitleyecek bir hikaye. Animeye ilk başlayacağınız zaman 74 bölüm gözünüzü korkutabilir ama sona yaklaştıkça, neden 74 bölüm daha uzun olsaydı keşke diye üzülürken bulacaksınız kendinizi. Harcadığınız zamana değecek bir anime; heyecan ve entrika dolu. Bölümler ilerlerken sürekli düşünüp, yorum yapıp, tahminlerde bulunacağınız için asla sıkılmayacaksınız. Tam bir klasik.
Monster Üzerine Eleştirim
Şimdi gelelim eleştiri bölümüne. Çok samimi şekilde söyleyebilirim ki, Monster gibi bir anime yaratmak herkesin harcı değil. Böyle sağlam bir hikaye yaratmak takdir edilesi gerçekten. Bu konuda kimsenin bir şey diyebileceğini sanmıyorum. Ama her karakterin yaşam öyküsünü derin şekilde işleyip, tüm yan karakterleri ana karaktermişçesine anime ile bütünleştiren bir kişiden daha fazla Johan Liebert içeriği isterdim.
Tüm olaylar boyunca Johan’ın insanlar üzerindeki inanılmaz manipülasyon yeteneğini; o insanların korkuları ile, intiharları ile ve işledikleri cinayetler ile izledik. Ama Johan’ın bunu nasıl yaptığını ayrıntıları ile asla izleyemedik. Ben Johan’ın ağzından çıkacak bütün kelimeleri, değişen yüz ifadelerini izlemeyi gerçekten çok isterdim. Bazı izleyenler “hiç mi yoktu?” diyecek biliyorum. Evet vardı ama çok yetersizdi, beni asla tatmin etmedi. Bu izlediğim Johan sahneleri beni daha da acıktırdı diyebilirim. Animeyi gerçekten Johan’a aç bir şekilde bitirdim. Ben dolu dolu Johan Liebert izlemek isterdim. İnsanların gözünden Johan’ı değil, Johan’ın gözünden Johan’ı tanımak isterdim. Bana kalırsa, sadece Johan’ın bakış açısından olay örgüsünü anlatmaya kalksalar başyapıt bir anime çıkar ortaya. Tadından da yenmez. Bir Johan fanı olarak bu yakarışımı mazur görün; böyle bir animeye gerçekten ihtiyacım var! Onun olduğu her saniye izleyiciyi gerçekten heyecanlandıran sahnelerdi şimdi bile gözümün önüne ikonik üç dört sahnesi geldi ve heyecanlandım. Evet, dediğim gibi daha fazla Johan izlemek isterdim; bu kadar kilit bir karakteri biraz harcamışlar, bu eleştirimin sonuna kadar arkasındayım. Gerekirse 74 bölüm değil de 200 bölüm olsaydı ama daha da ayrıntı olsaydı diyorum, çoğunuzun da aynı fikirde olduğunu düşünüyorum.
Monster anime konusu itibariyle olağanüstü bir anime. Daha fazla söyleyecek bir şey kaldı mı bilmiyorum, söz konusu Monster animesi olunca kesin vardır ama ben tadında bırakayım. Hikayenin altın çocuğu Johan Liebert sözleri ve buna ek olarak hayran olduğum Nietzsche’nin anime ile uyumlu bir alıntısı ile yazıya nokta koyup, izleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum!
Son olarak Johan Liebert alıntıları ile yazımı bitiriyorum;
TÜM İNSANLARIN EŞİT OLDUĞU YEGANE ŞEY ÖLÜMDÜR.
Johan Liebert
İNSANLAR BİR ARAYA GELDİĞİNDE NEFRET DOĞAR.
Johan Liebert
SÖYLE BANA SENCE EN BÜYÜK KORKU NEDİR? GERÇEKTEN KARANLIĞIN EN KARANLIĞINA ULAŞTIĞIMI DÜŞÜNDÜM, AMA SONRA, ÖNÜMDE, HALA DAHA BÜYÜK BİR KARANLIK GÖRDÜM.
Johan Liebert
ZİHİN UNUTMAK İSTEDİĞİNDE NE KADAR ZAYIFTIR. BELKİ DE UNUTMADIN. BELKİ DE SADECE YALAN SÖYLÜYORSUN. ÇEVRENİZDEKİ HERKESE ANLATTIĞINIZ BİR YALAN MI, YOKSA KENDİNİZE SÖYLEDİĞİNİZ BİR YALAN MI?
Johan Liebert
DOĞMANIN ÖZEL BİR YANI YOK. HİÇ YOK. EVRENİN ÇOĞU SADECE ÖLÜM, DAHA FAZLASI DEĞİL. EVRENİMİZDE, GEZEGENİMİZİN BİR KÖŞESİNDE YENİ BİR YAŞAMIN DOĞUŞU, KÜÇÜCÜK, ÖNEMSİZ BİR PARILTIDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. ÖLÜM NORMAL BİR ŞEYDİR. ÖYLEYSE NEDEN YAŞIYORSUN?
Johan Liebert
Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın. Çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız, karanlık da sizin içinize bakmaya başlar.
F. Nietzsche
Yazdığınız her şeye katılıyorum sadece şu konuda bir eleştirim olacak bence Johan’ı bu kadar az görmemiz ve aç kalmamız çok isabetli bir hareketti çünkü Johan’ı daha sık görsek onu insan olarak görmeye başlayacaktık ama animede o bir canavar bir şeytan ve onu bu kadar gizemli bir şekilde az az görmemiz bizim de ondan korkmamızı sağladı şahsen Johan’ı gördüğüm her an içten içe korktum
Ah Grimmer
Monster gibi bir anime asla bir daha gelmeyecek maalesef, harika bir başyapıt. Yazınız için teşekkürler Selin.