Hepimiz günlük işlerden yorulduğumuzda kafamızı dağıtacak bir şeyler ararız. Bunun en iyi yollarından biri de film izlemektir. Özellikle de kafanızı çok zorlamayacak ve sizi biraz gerçek dünyadan uzaklaştıracak filmleri izlemek, yenilenmek için birebirdir. Zombi filmleri işte tam da bu ihtiyacı karşılıyor. Zombi filmleri dendiğinde aklınıza hep korkunç, dehşet saçan ve buldukları her fırsatta insanları yiyen zombiler geliyorsa bir daha düşünün. Çünkü özellikle 2000 yılından sonra yapılan eğlenceli zombi filmleri büyük başarılar yakaladı. Biz de sizler için gerilimin hiç düşmediği zombi filmlerinin yanında, kahkahalarınızı tutamayacağınız kara-komedi türündeki zombi filmlerini de derledik. Çok iddialıyız, en iyi zombi filmleri bu listedekilerdir. Şimdiden iyi seyirler.
Zombilerin Şafağı – IMDb: 7.9
Zombilerin Şafağı filminin konusundan başlamak gerekirse; Shaun berbat bir hayatı ve ailesiyle sorunları olan 30’larında bir adamdır. Boş zamanlarını kankası Ed’le birlikte, Winchester denilen bir barda pinekleyerek geçirmektedir. Anne ve kız kardeşiyle sürekli sorun yaşayan Shaun, üstüne bir de sevgilisinin ondan ayrılmasıyla hayatına dair radikal kararlar alır. Tam da o anda şanssızlık eseri ölüler, zombi şeklinde dirilmeye başlar. Ancak hiçbir zorluk Shaun’u kararından döndüremeyecektir.
Klişeleşmiş zombi filmlerini eğlenceli bir üslupla eleştiren bu İngiliz komedisi, en beklenmedik anlarda yaptığı göndermelerle dikkat çekiyor. Özellikle kahramanlarımızın zor durumlardan kurtulurken kullandığı yöntemler, klişe zombi film sahnelerini tiye alır cinsten.
28 Gün Sonra – IMDb: 7.6
Londra’da bir grup işgüzar aktivistin serbest bıraktığı maymunlardan ölümcül bir virüs yayılır. Virüs enfekte ettiği kişiyi saldırgan bir zombiye dönüştürmektedir. Salgın inanılmaz bir hızda yayılır. Tüm şehir artık zombilerle doludur. Tüm bunlar olurken 28 gün boyunca baygın yatan Jim (Cillian Murphy), uyandığında kendini istila edilmiş bir şehirde bulur. Zombilerin elinden Selena (Naomie Harris) ve Mark’ın (Noah Huntley) yardımıyla kurtulur. Üçü hayatta kalmak için bir taraftan zombilerden kaçarken, diğer yandan da salgını yok etmek için yapılacak askeri saldırıdan kurtulmaya çalışacaklardır.
İngiliz sinemasının iyi örneklerinden olan film, baştan sona artan gerilimiyle sizi ekrana kilitlemeyi başarıyor. 2002 yılında gösterime giren filmin yönetmen koltuğunda Danny Boyle bulunuyor. Zombi filmleri içinde ayrı bir noktada duran film eleştirmenlerden tam not aldı.
Zombieland – IMDb: 7.6
Asosyal bir üniversite öğrencisi olan Columbus’un (Jesse Eisenberg) hayatı, evine gelen güzel komşusunun zombiye dönüşmesiyle karışır. Dünya artık zombi işgali altındadır. Columbus, hayatta kalmak için keskin kurallar koyar ve onlara bağlı kalarak yaşar. Tesadüfen karşılaştığı Tallahassee, onun bu kuralları bozmasına sebep olur. İkiliye daha sonra katılan Krista ( Amber Heard) ve Little Rock ise hayatın sadece kaçmaktan ibaret olmadığını gösterecektir.
Absürd sahneleri ve komedi ağırlıklı temasıyla Zombieland, kendi alanında yapılmış iyi işlerden biri.
Rec – Ölüm Çığlığı – IMDb: 7.4
Angelina ve kameramanı Pablo, Barselona’da yerel bir kanala reality şov hazırlamaktadır. Barselona itfaiyesi ile beraber bir apartmana giderler. Komşular yaşlı bir kadının evinden garip sesler duymuşlardır. Düşüp yaralandığını düşünürler. Ancak zombiye dönüşmüş olan kadın bir anda itfaiye erine saldırır. Bir anda oluşan kaosla, ısırılan herkes zombiye dönüşmeye başlar. Polis ise durumun kontrolden çıkmaması için apartmanın kapısını kilitler. Öte yandan içeride kalanlar için zaman daralmaktadır.
Blair Cadısı ile başlayan Handycam (el kamerası) yöntemi kullanılarak çekilen bu zombi filmi, baştan sona gerilim yüklü. Gittiği her festivalden ödülle dönen bu İspanyol filmi, klostrofobik atmosferiyle sizi koltuğa mıhlıyor.
Ölülerin Şafağı – IMDb: 7.3
Salgın bir hastalık sebebiyle tüm ülke zombiye dönüşmüştür. Wisconsin’de hastanede hemşire olarak çalışan Anna, bir sabah kendini bu dünyada bulur. Hayatta kalmayı başaran birkaç kişi ile beraber bir alışveriş merkezine sığınırlar. Başlangıçta, dışarıdaki zombilerle pek işleri olmaz. AVM onlara güvenli bir kalacak yer, yiyecek, hatta eğlence sunmaktadır. Ancak dışarıdaki zombilerin sayısı zamanla artmaktadır. Artık kaçma zamanı gelmiştir.
Zack Snyder imzalı bu yeniden uyarlama filmde, senaryoyu ilk kült filmin yönetmeni ve zombi filmlerinin ustası George A. Romero üstlenmiş. Ortalama üstü olan film kesinlikle izlenmeye değer.
Ben Efsaneyim – IMDb: 7.2
Çok hızlı yayılan bir tür kuduz virüsü, insanları çiğ et yiyen mutant-zombilere dönüştürür. İnsanüstü bir fiziki güce sahip ve saldırgan zombilerimizin tek zaafları ışığa çıkamamalarıdır. Virüse karşı doğal bağışık Robert Neville (Will Smith) ise New York’ta yaşayan tek insandır. Aynı zamanda virolog olan Neville, köpeği Sementa ile gündüzleri radyo sinyalleri ile yaşayan başka insanlar arar. Ayrıca bu virüsü yok etmek için deneyler yapmaktadır. Ancak 3 yıllık yalnızlık ve mutant-zombilerle boğuşmadan sonra yavaş yavaş akli melekelerini yitirmeye başlamıştır.
Birgün zombilerin tuzağına düşer. Köpeği ve en yakın dostu olan Sementa canı pahasına onu kurtarır. Neville, intikam aşkıyla zombilere saldırır. Ölümün kıyısındayken, Anna ve Ethan tarafından kurtarılır.
Film gerilim sahneleri ve efektleriyle çok çok iyi. Sahnelerin çoğu New York’ta çekilmiş. Bu yüzden sizi mekandan hiç koparmıyor. Will Smith ise oyunculuğa bu film ile tamamen adapte olmuş görünüyor. Eleştirmenlerden tam not almayı başaran bu kıyamet sonrası-zombi filmi, kaliteli zaman geçirmeniz için ideal. Ayrıca filmin gösterimdeki sonu dışında bir de yönetmenin (Francis Lawrence) alternatif sonunu da izlemenizi tavsiye ederim.
28 Hafta Sonra – IMDb: 7.0
Londra’da başlayan ve herkesi saldırgan zombilere çeviren virüs, tüm Britanya’yı sarmıştır. 6 ay sonra enfekte olacak kimse kalmayınca İngiltere’den ABD’ye kaçanlar yavaş yavaş adaya dönmeye başlarlar. Kurtarılmış karantina bölgelerinde yeniden bir yaşam başlamıştır.
Salgın sırasında kaybolmuş bir aile ise tekrar kavuşmanın mutluluğu içindedir. Ne var ki bu uzun sürmeyecektir…
Film yapılmış en iyi devam filmlerinden biri. Danny Boyle gibi Fresnadillo da hareketli geçişler kullanmış. Bu sayede aksiyon ve gerilim iç içe geçmiş. Temponun da sürekli yükselmesi sizi hep filmin içinde tutuyor. Özellikle başlangıç bölümündeki sakinliğin yavaş yavaş ortadan kaybolması ve gerilim sürekli artması her saniye sizi uyanık tutuyor.
Dünya Savaşı Z – IMDb: 7.0
Birleşmiş Milletlerde çalışmış ancak yaşadığı olaylar sonrası inzivaya çekilmiş Garry, karısı ve iki kızıyla sakin bir hayat sürmektedir. Bu hayatları, Çin’den dünyaya yayılmaya başlayan bir virüsle altüst olur. Solanum adlı bu virüs, bulaştığında beynin oksijensiz çalışmasına sebep olur ve insanları bir çeşit zombiye dönüştürmeye başlar. Garry bir taraftan insanlığı kurtarmak, diğer taraftan ailesi ile tekrar kavuşmak istemektedir…
Brad Pitt‘in başrolünde olduğu filmin yönetmeni, Kesişen Yollar (Monster’s Ball) ve Finding Neverland (Düşler Ülkesi) ile başarılı işler çıkarmış Mark Foster.
Film, İsrail’in Filistin‘e karşı ördüğü Utanç Duvarı’nı olumlaması ve Çin üzerinden ABD propagandası yapması sebebiyle oldukça eleştirilse de, medeniyetimizin kırılganlığı üstüne tutarlı sayılabilecek bir yapıt.
Sıcak Kalpler – IMDb: 6.8
Dünya üçe bölünmüştür. İnsanlar, Ceset denilen az zararlı zombiler ve Kemikli adı verilen; yaşayan her şeyi parçalayan zombiler… R işte bu dünyada Cesettir. Bir gün, Julie adında bir insanla karşılaşır ve içinde bir kıpırtı hisseder. Bu andan sonra yavaş yavaş değişmeye başlayacaktır. İnsan ile zombi arasındaki ilişkiyi farklı bir boyutta işlemesi bakımından oldukça orjinal olan bu film, zombi film severleri tatmin edecektir.
Zombieland Double Tap – IMDb: 6.7
Zombieland’ın yakaladığı başarıdan sonra bir devam filmi şart olmuştu. 10 yıl aradan sonra aynı ekiple çekilen Zombieland 2, tam da bu beklentiyi karşılamış.
Columbus,Tallahassee, Krista ve artık büyüyen kız kardeşi Little Rock; Beyaz Saray’da mutlu mesut yaşamaktadır. Bu yaşamaları Little Rock’ın artık özgür bir kadın olmak istemesiyle değişir. Tekrar yollara dökülen ekip yolda başka hayatta kalanlarla karşılaşacaktır. Komedi unsurunun ön planda olduğu bu absürd-zombi filmi, yine eğlenceli bir doksan dokuz dakika sunuyor.
Ölümcül Deney Serisi – IMDb: 6.7
Bir Yeraltı tesisinde üretilen ölümcül T-virüsü bir anda tüm tesisi sarar. Virüs bulaşmış kişiler bir anda et yiyen saldırgan zombielere dönüşmektedirler. Hafızasını kaybetmiş şekilde tesiste uyanan Alice (Milla Jovovich) hem hayatta kalmak hem de kendini bulmak zorundadır.
Aynı isimli bilgisayar oyunundan uyarlanan 7 filmlik bu seride, dünyanın yok oluşunu ve yeniden kuruluşunu izliyoruz. Klişelerle dolu olsa da, bazen “höh” dedirtse de, bu film serisi zombi-postapocaliptik filmler içinde apayrı bir yere sahip. Milla Jovovich ise şarap gibi seri boyunca her filmde kendini bir adım daha öne attı. Aksiyonun hiç düşmediği, her an bir yerlerden zombilerin fırladığı bu film, zombi film severler için birebir.
Fido – IMDb: 6.7
1950’lerin dünyasında uzay radyasyonu, ölen insanları et yiyen zombilere dönüştürmektedir. Fakat insanlık buna bir çare bulmuştur. Kendilerini duvarlarla çevrelemişlerdir. Daha da ileri gidip, zombilere tasma takıp onları ev işlerinde kullanmaya başlamışlardır. Artık hemen hemen herkesin evinde bir zombi vardır. Zombi sahibi olmak bir zenginlik belirtisi olmuştur. Zombilere tasmayı, Zomcon adında bir şirket üretmektedir. İşte Fido adında bir zombi de böyle bir evde yaşamaktadır. Fakat bir gün dayanamaz ve sahiplerinin komşusunu yer… Artık bozuk bir üründür iade edilmesi gerekmektedir. Fakat evin küçük oğlu, Fido’yu çok sever ve bırakmak istemez.
Kanada yapımı bu alternatif zombi filmi, kapitalizmin ölüyü bile nasıl kullanabileceğine iyi bir örnek.
Ölüler Ülkesi – IMDb: 6.2
Zombi filmi dendiğinde akla gelen ilk yönetmen George A Romero’nun DEAD serisinin son filmi Ölüler Ülkesi. İnsanlık zombilerle savaşı kaybetmiş, artık küçük topluluklar halinde yaşamaktadır. Büyük gökdelenlerde yaşayan toplulukta ise işler görünüşte iyidir. Ancak gerçekte Paul Kaufman’ın diktatörlüğündeki bu toplulukta insanlar yavaş yavaş sömürülmektedir. Yiyecek ve su gibi ihtiyaçlar için dışarıya bağımlı olan bu toplulukta, paralı askerler sürekli dışarıdan erzak ve malzeme getirirler.
Toplulukta bir taraftan yoksulluk yüzünden yavaş yavaş anarşi başlarken; duvarın dışındaki zombiler de organize olmayı öğrenmeye ve yeni dünyaya adapte olmaya başlar. Silah kullanmaya bile başlayan zombiler, topluluğu yok etmek üzeredir.
Amerikan hayaline büyük göndermelere sahip bir film. Özellikle 11 Eylül saldırısı sonrası Amerikan toplumunu eleştiriyor. Zombi film meraklıları için zevkle izlenebilir bir film.